Dünya’nın tüm genelinde kabul gören, zenginin fakirin yan yana geldiği tek yer neredeyse futbol tribünleri. Çok eski tarihlerden bu yana futbol tüm dünyanın hayatında. Öyle ki rivayetlere göre savaşırken karşılıklı iki düşman ateşkes zamanları karşılıklı maç yaparlarmış. Top yerine kafatası kullanılırmış. Kimse futbolun içinde barındırdığı bu gücün nedenini bilmiyor daha doğrusu izah edemiyor.
Bu oyuna tutku ile bağlanan, hipnoz olanlar ile dolu dünya. Enteresan olan futbol severlerin eğitim ve kültürel benzerlikleri diye bir şey yok. İlkokul mezunu biride, üniversite de hocada aynı modda maç izleyebiliyor. Bağıra bağıra, küfrederek, hoplayarak zıplayarak yani aynı şekilde dejarz oluyor.
Televizyon karşısında heyecandan kalp krizi geçirip canından olanlar mı dersiniz, sırf kendi takımı yenmedi diye ortalığı yakıp yıkanlar mı kısacası içinde futbol barındıran hiçbir hikâyeye şaşırmıyoruz. Ama Neden? Merak ettiğimiz konu bu. Sevdiği için gözyaşı dökmeyi erkekliğe b… sürmek olarak gören erkek cinsi gol yediğinde sinirden zırıl zırıl ağlıyor, saçını tel tel jöle ile nasıl görünüyorum diye ne yapacağını şaşırırken, maç öncesi boyalar, formalar şekilden şekle giriyor. Kendilerinden geçmeye neden olan bu gücün nedeni ne acaba?
Kimilerine göre futbol çocukların bile oynaya bildiği, hiçbir maliyet ve ekipman gerekmeyen basit ama eğlenceli bir oyun. Bir top yetiyor. Sonrasında iki taştan kale yapabiliyorsun. Saha nasıl olursa olsun o maç yapılıyor. Topa elle vurmadıktan sonra serbestsin, koş, yürü sana kalmış. Yani basketbol yâda voleybol gibi oyun içinde hareketlerin kısıtlı değil. Önemli bir nedende maç boyunca her şey olabilir heyecan hep dorukta.
Tabi ki en önemli neden futbol için harcanan para, bu oyunu spor olmaktan çıkarıp bir iş sektörüne dönüştürüyor. Futbol üzerine yatırılan iddialar akıllara zarar durumda. Son Fenerbahçe- Galatasaray derbisi için altındaki arabayı satıp ideaya yatıran bile var. Bir önemli neden de siyasettin işin olması bu nedenledir tüm üçüncü liglerin başında bir parti teşkilat görevlisi vardır. Sanırım bu kadar büyük kitlelere etkisi olan şeye hükmetmek, gücü elinde bulundurmak demek.
Bu sayılan nedenlerin hepsinin payı katılsak da katılmasak da az yâda çok vardır. Bence bu konuyla ilgili en güzel yorumu ünlü spor sunucusu Gültekin Onay yapmış. Diyor ki…
“Hayat kadar anlamsız… Hayat kadar adaletsiz… Acımasız, eğlenceli, dramatik… Güçlünün, zenginin var olup yoksulu, zayıfı ezdiği bir oyun. Kapitalizmin egemenliğindeki dünyada tek güç göstergesi: Para. Futbolda da güç para ile ölçülüyor. Ama tam da hayat gibi… Umut ve hayaller bitmiyor. Afrika’nın en yoksul bozkırlarından, Güney Amerika’nın en umutsuz gecekondularından; dünyanın her noktasından bu sihirli oyunun baş aktörleri çıkıyor: Futbolcular… Şampiyonu belirliyor, hak etmeyeni kazandırıyor. Kesin bir şey var ki bu oyun hep adil değil. Kimse aksini iddia etmesin! İyi oynayan kazanamıyor. Bazen 15-20 gol şansı yaratıp adeta tek kale oynayan bir takım kalesine bir kez gelen takıma mağlup olabiliyor… Aynı hayat gibi… Doğasında sürpriz var. Şans faktörü var. Anılar, tarih, duygu, sevgi… Futbolun içinde hayat gibi her şey var. Hatta şiddet ve ölüm bile… Farklılıklar, aşk, nefret, hayranlık. Tıpkı hayat gibi… Cerrah ile işçi, tüccar ile işsiz, madenci, sanayici, öğrenci… Her siyasi, dini ve etnik kesimden, ırktan toplumun bir araya gelebildiği tek yer futbol stadyumu. Birleştirici ama bazen de bölücü… Kocaman dünyayı küçülten, küçük dünyamızı büyüten tanımlanması zor bir zenginlik. Anlamsızca üzen, manasızca sevindiren izahsız bir aşk bu futbol… Aynı hayat gibi…
Bir yanıt bırakın