Evliliğin Kritik Dönemleri

Büyük bir heyecanla başlayan evlilik serüveni kısa bir zaman sonra kâbusa dönüşebiliyor. Zamanla yaşanan hayal kırıklığı, problemlerle baş etme gücümüzü alt üst ediyor. Bunun en büyük nedeni; beklenti ve oluşabilecek sorunları tahmin edip önlem almama. Oysa evliliğin çıkmaz sokakları vardır, o yerlere hiç girmemek lazım. Kritik dönemleri vardır, o dönemleri tahmin edip önlem almak gerekir. Nasıl ki deprem olma ihtimali olan bölgelerde binanın temeli güçlendiriliyorsa bizde bu dönemlerimi için özel önlemler almalıyız.

evliliğin kritik zamanlari

Filmlerde mutlu son olan evlilik, aslında yeni hayatınızın başlangıcı. Evliliği evrelere ayıracak olursak, ilk iki yıl evliliğin en kritik yıllarıdır. Çünkü bu yıllar iki tarafında bekârlık alışkanlıklarından sıyrılmaya çalıştığı, birey olmaktan, biz olmaya çalıştığı dönem. Bu süreç sancılı geçebiliyor. Özellikle modern hayatın bize sunduğu ben merkez anlayışının cezbeden yönleri, evlilikle sabote ediliyor. Düşünün dünya kupasının final maçı var, tüm hazırlıklar yapılmış o gün maç izlenecek ama aynı zamanda kayınvalidenin doğum günü. Artık sizin planlarınızın sahici bir ortağı var. Maddi ve manevi paylaşımların öğrenildiği bu dönem küçük kazalar olabiliyor. Bu süreci anlayışla atlatmak mümkün. Bir birinin özeline ve önceliklerine saygı duyarak, nefes alabilecek alanlar yaratarak bunu yapabiliriz.

Tam birbirimize alıştık derken eve yeniden dâhil olan küçük hanım ya da bey yeni bir dönem açılmasına sebep olabiliyor. Genelde bu süreç evliliğin ilk 5 yılında yaşanıyor. Çocuk sahibi olmaya karar vermek, özellikle olmuyorsa tedavi aşaması stresli bir bekleyiş. Bu süreçte son derece sabırlı ve anlayışlı olunması gerekiyor. Çocuk sahibi olduktan sonra da çocuğu aranıza bir kara kedi gibi yerleştirmek yerine, ikinizin bir parçası olarak görmek ve sorumluluklarını paylaşmak önemli. Burada erkeğe çok daha büyük bir görev düşüyor. Çünkü anneliğin doğası gereği devredilemeyen sorumluklar var. Buda annenin yükünü artırıp stresli hale getiriyor. Erkeğin, annenin hormonlarla değişen ruh haline ve annelik hassasiyetine özenli davranması önemli.

Arkasından gelen 5 yıl evliliğin gerçek anlamda balayı yılı oluyor. Çünkü keskin virajlar atlatılmış ise bu yıllar daha sakin ve huzurlu geçecek yıllar. Çocukla tam olan aile, bir birini tanımış ve kabullenmiş oluyor. Fakat bu vakte kadar sorunlarınızı çözmeden erteleyerek geldiyseniz evlilik burada çok ağır bir darbe alıp tam ortadan kırılıp ayrılabiliyor. Çünkü tarafların birbirine sabrı kalmamış, umut tükenmiş oluyor. Geçen on yıl çok büyük bir zaman kaybı görünüp daha fazla zaman harcamak istemiyor çiftler.

Yuvayı kurarken bu yaşanabilecekleri önceden kestirip birbirlerine hoşgörülü davranan çiftlerin mutlu olmayı başarabildiğini düşünüyorum. Evliliği bir esaret, benim oldu gerisi teferruat demek yerine, bir olduk paylaşalım diyerek özümsemek gerekli. Bir birini çok iyi tanıyarak, hobilerini zevklerini dikkate alarak iletişim kurmak önemli. Eşinize sizin en çok sevdiğiniz renk kazağı değil, onun en çok sevdiği kazağı almayı akıl ettiğiniz gün, empatinin ilk küçük adımını atmış olacaksınız. Karşınızdakini takdir etmek karşılaştığınız hoş davranışın tekrarını yaşamanın ön bileti aslında. Hata yaptığında özür dilemek, karşı tarafa ben yanlışımı gördüm sende gör demek aslında. Kısacası fedakârca atılan her adım, karşı tarafında attığı adımla birbirimize attığımız iki adım demek.

Yazar: Emine Genç

İlk yorum yapan olun

Bir yanıt bırakın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.


*