Milyonlarca aşk hikâyesi var hayatta, çünkü iyi kötü herkes bir aşka düşer ve insanoğlu kadar hikâye türer. Bu kitap da milyonlarca insanın içinden birilerinin hikâyesini, sizi ters düz ederek anlatıyor. Parlak, ihtişamlı enerji dolu bir hayatın sönmesi ile, kendi içinde gizlerini, renklerini saklayan sıradan bir kızın hayatı tanımasını anlatıyor. Zannedersiniz ki birinde yok olan ötekinde var olmaya başlıyor.
Bu kitapta dünya kadar duyguyu bir arada yaşarken enteresan şekilde size sadece acıma duygusunu yaşatmıyor. Kitabın sonunda bir bakıyorsunuz Will biraz Lou olmuş, Lou ise biraz Will. İnsanın sevdiği için nasıl kuralları, sınırları ders düz ettiğini bu kitap da görebiliyoruz.
Ben her zaman derim ki…”her kitap sinemaya çevrilmemeli” şimdi diyorum ki…”bu kitap mutlaka sinemaya çevrilmeli”. Çünkü hikâye oldukça etkileyici, hafızaları kolay terk edecek bir kitap değil. Hayatın öyle bir gerçeğine dokunmuş ki! Bir çok hikâye başladığı gibi bitemiyor. Bu romanda bunu buluyorsunuz. Lou’ nun kendine hapsettiği rengârenk hayatını, yaşamına son vermek isteyen bir adam özgürleştiriyor. Etkileyici ve sıra dışı bu romanı mutlaka okuyun.
Bir yanıt bırakın