Rüya; uyku esnasında zihinde beliren hayaller. Gerçek kadar etkileyici. Rüyada cenaze gördüğünüzde içiniz acıyarak uyanıyorsunuz yada ürkütücü bir şey gördüğünüzde deli gibi kalbiniz çarparak uyanıyorsunuz. Eski Yunan filozofu Heraklatyüs’ün rüya hakkında şu sözü meşhurdur; “Uyanık olan insanlar için tek bir dünya vardır. Uykuda olanların ise her birinin ayrı âlemi vardır, onun içinde dönerler.” Rüya neden görülür halen üzerinde dünya kadar araştırmalar yapılmakta. Rüyalarda kendi içinde çeşitlere ayrılıyor.
Günlük yaşadığınız olayların etkisi ile gördüğümüz rüyalar var. Çok korktuk, üzüldük vb. bu duygular bilincimizi esir alıyor ve siz bu duyguların ışığında rüya görüyorsunuz. Birde çok gerilerde bilinçaltımıza yerleşmiş gün içinde farkına varmadığımız bir detay ile uyanan algının rüyaya dönüşmesi var. Bu iki rüya batılı sosyolog ve psikologların da onay verdiği tanımlar. Bir de daha çok inanç dünyamızın şekillendirdiği doğu toplumların daha çok pirim verdiği geleceğe ışık tutan rüyalar var. Özellikle eski çağlardan bu yana imparatorlar, sultanlar vb. rüyaya yatmadan savaşa çıkmazmış. Hazret-i Yusuf’un hikâyesi bunun en çarpıcı örneklerinden biridir.
Hz. Yusuf henüz çocuk iken rüyasında on bir yıldızla güneş ve kamerin kendisine secde ettiklerini görmüş ve bunu ertesi gün babası Hz. Yakup’a anlatmış, o da bu rüyayı tabir etmiş ve Hz. Yusuf’un büyük bir makama erişeceğini ve on bir kardeşiyle ana ve babasının, önünde hürmetle eğileceklerini söyleyerek, bunu şimdilik kardeşlerinden gizlemesini istemiştir.Aradan yıllar geçmiş ve Hz. Yusuf Mısır’a sultan olmuş ve çocukluğunda gördüğü rüya gerçek olmuştur.
Tarih sahnesinde iz bırakan ve tarihe yön veren meşhur rüyalar çoktur. Bunlardan biri Osman Bey’in rüyası, vakit sabah ezanına yaklaşmışken, yorgunluk ve uyku da bir hayli bastırmışken, Kuran elinde, yaslandığı yerde, tatlı bir uykuya daldı Sultan Osman Han. Uyurken bir rüya gördü. Rüyasında kendisi Şeyh Edebali’nin yanında yatıyordu. Edebali’nin göğsünden bir hilal doğdu. Hilal biraz yükseldikten sonra büyüdü, büyüdü ve dolunay haline gelince kendisinin göğsüne girdi. Daha sonra göğsünden bir ağaç bitip büyümeye, yükselmeye başladı. Bir çınar ağacıydı bu. Büyüdükçe yeşerdi, güzelleşti. Dallarının gölgesiyle bütün dünyayı kapladı, dünyanın her tarafından insanlar grup grup gelip bu çınarın gölgesine giriyorlardı, çok mutlu ve neşeliydiler. Bu rüya Osmanlı’nın kuruluşu ve 600 yy. gücün göstergesi kabul edildi. Bu rüyaların ışığında gelecekten haber veren rüyalar vardır. Rüyaların önemi inanç noktasında da bilim noktasında da önem arz etmektedir.
Bir yanıt bırakın